Ana içeriğe atla

Yeşil Ada Düşü /Kayıp Vikingler

               Herkesin aklının bir köşesinde kaçmak istediği bir adası vardır. En azından büyük kentlerden sıkılmış, kendiyle baş başa kalma isteği başkalarını keşfetme isteğinden daha çok olan insanların yazlık küçük muhitlerle bezedikleri bir ada düşü vardır. Bir de ütopyaların adası vardır elbet. hani hep gelecekte ve hep bizden daha iyi insanların yaşayacakları ve rüyamızda görme eğilimleri taşıdığımız ada. 
Grönland Avrupa kökenleriyle anılsa da Amerika kıtasına bağlı bir ada devlet. Avrupa birliğine girmişse de sonradan ayrılan bu ülke Danimarka kraliyeti içinde yer alıyor :)) Grönland, yüzölçümü açısından dünyanın en büyük adası konumundadır. Adanın % 81'i buzullarla kaplıdır.
Grönland'da yaşayan nüfus 57.500 civarındadır. Nüfusun büyük kesimi batı kıyısındaki küçük kasabalarda yaşar.
Grönlandlılar, hem Kalaallit (Grönland İnuitleri), hem İskandinavya kökenlerini taşımaktadırlar ve Grönlandça(Greenlandic=Kalaallisut) dilini konuşurlar. Adanın iki önemli şehri; başkent Godthab (Nuuk) ile Godhavn'dır.
             Ortalama sıcaklığın -7oC olmasına karşın iklim kuru ve güneşlidir. Kışlar soğuktur ve buzlu bölgelerde sıcaklık yazın bile donma noktasının altındadır. 
Tamamıyla kutup dairesinin içinde bulunan bu tuhaf ada buzlarla kaplı. Buzulların kalınlığının 3 km yi bulduğu ve denizin altına kadar indiği biliniyor. Adanın nüfusunun büyük kısmını Eskimolar oluşturuyor. 

           Buraya kadar problem yok . Olabilir.  Grönland Adası, adanın yerli halkı Kalaallit dilinde: Kalaallit Nunaat, anlamı "Kalaallit'lerin ülkesi" demektir. Ayrıca, Danca olarak bakıldığında ise Grønland sözcüğü ise, "Yeşil Ülke" anlamına gelmektedir.İşte asıl merak uyandıran ve problem olarak görülecek durum da budur. İnsan nasıl olur da bu buz yığınına Yeşil Ada anlamına gelecek bir ad koyar.  Bazıları eski zaman yerleşimcilerini kandırmak için ganimet avlayan insanların bu ismi koyduğunu  böylece malı mülkü yüklenip oraya gelenlerin yani isme kananların başkalarına yem olduğunu söylese de bu tür bir işi isim olacak kadar uzun süre yapmanız mümkün değil. Yani macera dolu bir hikaye ama gerçekliği az. 
Peki asıl hikaye ne olabilir? 
Bununla ilgili olarak  The Lost Vikings  http://youtu.be/Ea0iVLWTtg4 belgeselini izlemenizi öneririm.
Ebette sosyolojik anlamda tespitlerden yola çıkmak için iddia namında kalmış önkabulleri de görerek:) 

ÇÖKÜŞ adlı kitapta da bu öykü ayrıntılarıyla ele alınmıştır. O kitaptaki öykü de şöyledir. 
10. yüzyılda Norveç‘ten gelen Vikingler Grönland’ın güneybatısında yemyeşil çayır ve ormanlarla kaplı cennet gibi bakir bir ülke bulmuşlar ve buraya yerleşmeye karar vermişler. (muhtemelen yaz ayında geldiler)
Büyük aile çiftlikleri, kiliseleri ve taştan evleriyle tutucu Norveç kasabalarının modeli küçük bir uygarlık kurmuşlar, nüfusları 5-6 binler düzeyine ulaşmış.
Ancak 15. yüzyılda Norveç’ten gelen bir gezgin Grönland’da kimseyi bulamamış (Eskimolar hariç). Adadaki Viking Uygarlığı 15. yüzyıla gelene kadar yol olmuş, tek bir Viking kalmamış. Ama neden?

14. yüzyıla kadar Grönland Vikinglerinin anavatanları Norveçle olan ilişkileri ve ticaretleri yılda bir iki kere gelen gemilerle de olsa devam etmiş. Norveçten kesici alet ve silah yapmak için demir, mobilya ve ev yapmak için de kereste alıyorlarmış.
Buna karşılık da Norveç’e en çok mors ve deniz gergedanı dişi (fildişi gibi değerliymiş), kutup ayısı postu, koyun yünü ve canlı Grönland şahini (gryfalcon) satıyorlarmış.
O zamanki gemilerin kapasitesi çok sınırlı olduğu için ancak yükte hafif pahada ağır eşyalar taşınabiliyormuş. Yani Grönland Vikinglerinin Norveç’ten tonlarca gıda malzemesi alma şansı yokmuş; gıda yönünden kendi kendilerine yetmek zorundalarmış.
Yazları kısa süren soğuk iklime dayanıklı bazı sebzelerin yanında koyun, keçi ve çok az sayıda da inek yetiştirmişler. Genelde mayıs aylarında kolay yakalanabilen bir tür fok balığı avlayabilmişler. Bir de arasıra Grönland’da yaşayan bir tür Karibu geyiği..
Dini bir yasaktan dolayıdır mı bilinmez, her nedense balık yemekten uzak durmuşlar, üstelik Grönland’ın kıyıları ve dereleri balık kaynadığı halde!
Hayatları hiç kolay değilmiş; bu çetin ülkede binbir zorlukla karınlarını doyurabiliyorlarmış. Bütün yaz çalışıp topladıkları ot geri kalan mevsimlerde sütü ve yünü için besledikleri hayvanlara kıt kanaat yetiyormuş.
Yılın dokuz ayını dar ahırlarda geçiren inekler yaz gelene kadar o kadar bitkin düşüyorlarmış ki, kendileri yürüyemediği için otlanabilmeleri için kucakta taşınmaları gerekiyormuş. Zaten sürekli besin yetersizliği yüzünden Grönland’da iri bir köpekten birazcık daha büyükçe cüce bir inek türü gelişmiş.
Bütün bunlara rağmen Grönland Vikingleri hristiyan Avrupa kimliğine çok önem veren son derece muhafazakar insanlarmış. Yapılan arkeolojik araştırmalar, kıyafetlerinde bile aslında Grönland iklimine çok uymamasına rağmen Norveç modasını yakından takip ettiklerini ortaya çıkarmış.
Kendilerine çok pahalıya mal olmasına rağmen Norveç’ten Avrupa kimliğini vurgulayan değerli tabak çanaklar, kumaşlar, takılar ve kilise eşyası almaktan geri kalmamışlar. Bu değerli eşyaları alabilmek için ölümü göze alarak son derece tehlikeli mors ve deniz gergedanı avına gitmeleri gerekmiş.
Aslında Vikingler adada yanlız değillermiş; 12. yüzyıldan sonra gelen Eskimolar komşuları olmuş. Ancak tutucu ve ırkçı Vikingler tepeden baktıkları (sefil cüceler dedikleri) Eskimolarla ne ticari, ne de başka türlü, hiç ilişki kurmamışlar; dolayısıyla da onlardan avlanmak, hafifi kanolar yapmak, hayvan postundan giysi dikmek gibi hayati önemi olan becerileri öğrenememişler.
Yani canım Yeşil ülkeyi kendileri için yaşanmaz hale getirmişler. Doğasına uyum sağlayamadıkları gibi doğasını bir de bozarak , beğenmedikleri Eskimolar arasında kaybolup giderek. 
Kendinizi dayattığınızda bir de yanlışsanız sizi kimse kurtarmıyor. 
Dininiz imanınız bile..... 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ayine-i iskender

İskender'in Aynası                        İskender'in aynası. "Ayîne-i âlem-nümâ (Cihanı gösteren ay­na)" olarak da bilinen bu ayna hakkında çeşitli rivayetler mevcut olup bunların birçoğu efsane niteliği arz eder. İskender İskenderiye şehrini kurduğu zaman orada bulunan hekim­lerden Belinas, Hermis ve Valines bir ayna yapmışlar ve yüksek bir yere koymuşlardı. Güya bu aynada oraya gelmekte olan gemiler daha bir aylık yolda iken görülebilirmiş. Eğer gelen düşman gemisi ise bu aynadan güneş ışığı yansıtılarak daha uzaktayken yakılabilirmiş. İskender tarafından hocası Aristo'ya yaptırıldığı da rivayet edilen bu aynanın bir gece, bekçileri uyurken çalınıp denize atıldığı yine efsâneler arasındadır. Bazı kaynaklar­da bu aynanın Hind hükümdarı Kayd tarafından İskender'e hediye edilen dört kıymetli eşyadan biri olduğu söylenir. Yuvarlak (top ayna) ve düz olduğu hakkında ihtilâf bulunan bu aynanın iki tarafı da gösterirmiş. Arka yü...

Morepe Yıldızı ve Bir Yarım Kadın

Atlas hakkında epey hikaye üretiilmiş ve benzetme yapılmıştır. Bu yüzden Atlas hakkında yazmayacağım. Yeni hikayeler dinlemek ve günlük yaşantımızı renklendirecek yeni hayaller üretmek lazım. Üstelik Atlas bir erkek ve bu yedi kişilik takım yıldızının içinde sayılmaz. Yani ele alınancak konunun hiç değilse dişil olması gerekir ki öykünün adaleti sağlansın .   Atlas’ın eşi Deniz Perisi Pleione ve 7 kızı Pleiadlar ( Su Perileri) (Pleiades veya Ülker) Atlas ile birlikte Zeus'a karşı savaştıkları için cezalandırılmışlar, gökyüzüne savrulmuşlar ve yıldız yapılmışlardır. Şu an da gökyüzünde Pleiades takımyıldızı olarak vardırlar.  Altısı tanrılarla evlenen bu kızlardan sadece Merope bir ölümlü ile evlendiği için utancından parlaklığını kaybetmiş ve bu yüzden bazen görünmez olmuştur. Ülker veya Süreyya (M45, Yedi Kız Kardeş, Peren veya Pervin olarak da anılır, ing. The Pleiades) bir açık yıldız kümesidir . Boğa takımyıldızında (Taurus) bulunur (Yahudilerce kutsal olduğu k...

Aptallık Üzerine Özdeyiş

* “İnsanlar bilgisiz doğar, aptal değil; eğitimle aptal olurlar.”   Bertrand Russell * “Günümüzde, dünyadaki temel sorun, aptalların kendilerinden son derece emin, akıllıların ise daima şüphe içinde olmalarıdır.”   Bertrand Russell * “Her aptal, kendine hayran olacak daha aptal birini bulabilir.”   Simone de Beauvoir * “İnsanoğlunun aptallık gücünü asla küçümseme.”   Robert Heinlein * “Dünyada insandan daha fazla aptal vardır.”   Heinrich Heine * “Bir aptal utanacağı bir şey yaptığında, mutlaka yaptığı şeyin görevi olduğunu iddia eder.”  George Bernard Shaw * “İki şey sonsuzdur, insanoğlunun aptallığı ve evren. İkincisinden o kadar emin değilim.”   Albert Einstein * “Tüm aptalları kendi tarafına topla, böylece istediğin herhangi bir seçimi kazanabilirsin.”  Frank Dane * “Dünyada gerçek cehalet ve özenle yapılmış aptallıktan daha tehlikeli bir şey yoktur.”   Martin Luther King Jr. * “Zeki bir cehennem, aptal bi...