Ana içeriğe atla

Şeytan ve Aydınlanma

Lux Lambası Şeytan İcadı mı ?

Çocukluğu 1980 öncesine dayananlar  bilirler; kimi köylerde elektrik olmadığı için ya da kentlerde de ols13189500391_banız elektrikler çokça kesildiği için gazlı, tüplü lambalar olurdu . Bunlardan biri de lux lambasıydı.  O zamanlar bir zenginlik belirtisi sayıldığı için biz bu lambanın adını ” gerekli olanın sınırlarını aşan anlamına gelen” lüks  sözcüğüne döndürsek de lambanın gerçek adı lux. Lambayla lüksün ne alakası var demeyin, herkesin karanlıkta kaldığı dönemlerde evinde parıl parıl bir aydınlıkta oturmak bir lüks sayılır.
Bu yazı lux lambasıyla ilgili değil. Bu yazı lambanın adının köküyle ilgili.
Büyük şair Dante’nin İlahi Komedya’sında tanımlanmış sonrada oldukça kabul görmüş yedi büyük günah var:  lust – şehvet,  greed – bencillik/cimrilik,  gluttony – açgözlülük,
pride – kibir/gurur,  sloth – tembellik,  wrath – nefret,  envy – kıskançlık… Büyük şaire ek olarak 1589 da Peter Biensfield her bir günahı  bir iblisle eşleştirmiştir. Lucifer – Kibir Mammon – Hırs Asmodeus – Şehvet Leviathan – Kıskançlık Beelzebub – Oburluk (sineklerin tanrısı) Satan – Öfke Belphegor – Tembellik.   Bu sıralamada adı geçen Lucifer ve onun hikayesi temel konumuz.
Hristiyan inanışına göre Lucifer Tanrı’dan sonra ikinci konumdadır ve cennetteki en büyük melektir. Fakat hırsına ve kibrine yenik düşmüş  ve Tanrı’ya isyan  etmiştir. Bunun sonucu olarak cennetten  kendisi ile beraber olanlarla birlikte  kovulmuştur. Bu süreç sonunda Lucifer Şeytana,  takipçileri ise iblislere dönüşmüştür. İşte Lucifer sözcüğünün kökü yani lux ışık anlamındadır ve yukarıda bahsettiğimiz gaz lambasına da ismini verir.  Lucifer ışık anlamına gelen lux (sahiplik “genetiv”hali lucis) ile ferre (taşımak, getirmek fiili) kelimelerinin birleşiminden türemiş Latince bir kelimedir. Grek söyleninde Lucifer Prometheus olarak görünür; o insanlığa ışığı getirendir. Şairler tarafından Sabah Yıldızı’nı, yani  Venüs’ü simgeler . Lucifer Jerome’un Vulgate’sinde (Septuagint’in Grekçe çevirisinden) direkt olarak heosphoros yani “sabah yıldızı” ya da “Gün Yıldızı”  edebi açıdan ise Şafağı Getiren olarak  Isaiah’ın 14:12 sinde çevrilir.
Venüs gezegeninin  yani tanrıça Venüs’ün   Roma dönemi astrolojisinde şimdiki ismini almadan önce Lucifer olarak bilindiğini de söylemek gerek .
Roma şiirinde Lucifer 25c65094091124047b45723b99de40f8.jpg
Lucifer “sabah yıldızı”nın şiirsel adıdır ve Grekçe eosphoros (şafağı getiren) kelimesinin en yakın çevirisidir ki Odyssey ve Hesiod’un Theogony’sinde görünür. Lucifer’in antik Roma’da kullanımı  Vergilius’un Georgics adlı şiirinde görülür. Lucifer, John Milton’un Protestan destanı Kayıp Cennet’in anahtar karakteridir. Milton Lucifer’i eserinde oldukça sempatik, azimli ve gururlu olup Tanrıya karşı gelen  sonra da yenilip  cennetten kovulan bir melek olarak sunmuştur.  (ki İslamda da şeytan insana secde etmemesi neden gösterilerek kibri üzerine lanetlenmiştir) Lucifer tabi sonrasında retorik yeteneğini cehennemi örgütlemek için kullanmak zorundadır; kendisine Mammon ve Beelzebub yardım eder. Örgütleme becerisini  iyilik ve kötülüğün sırrının saklandığı ağacın meyvasından yemesi için başarıyla kandıracağı Havva’nın (Adem’in karısı)  üzerinde dener ve insanoğluyla kaderini birleştirir.
Oldukça uzun bir anlatı ama özetlenmiş bir biçimde yedi büyük günahtan kibirle anılan ve baş şeytanlardan sayılan Luciferin adı “ışık” sözcüğünden türemiş durumda. Işık getiren şeytanın karanlıkların efendisi olması ise aydınlanmanın din üzerinde yarattığı baskı olsa gerek. Bilim ve aydınlanmanın şeytan uğraşı sayılmasının ve bugün dahi dinlerin bi9b32d8794009fcf6f59580d54089e6fa.jpglimle barışık yaşayamamasının trajikomik hali Lucifer’ in adında yatmaktadır.  Karanlığın hükmünün son bulacağını gösteren (sabah yıldızı) Venüs yıldızının da olaya katılması daha da  dikkat çekicidir.   Daha tuhaf olanı dinlerin baştan çıkarıcı ve günah saydıkları her şeyi insanın dişisine bağlamaya çalışmasıdır. Kadın ve erkek üzerinde bir dengesizlik yaratarak birini diğeri hükmedici kılmak için kadını kötülüğün başlangıçı olarak saymak hemen hemen tüm dinlerde var. Lucifer’in işaretlendiği Venüs de baştan çıkarıcı bir tanrıça (Afrodit)  olarak görünür bize. Aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’nin doğuşu iki ayrı kaynakta iki farklı görüşle anlatılmaktadır. Bunlardan erken tarihli olan Homeros’ta Aphrodite Okeanos’un kızı olan Dione ile Zeus’un kızıdır. İkinci efsane ise Hesiodos’ta geçer.Aphrodite burada denizin köpüklü dalgalarından doğmuştur. Aphros yunanca köpük demektir. Roma mitolojisinde Venüs ise bahçelerin tanrıçasıydı. Bereketi ve dünya nimetlerini simgeliyordu.  
Bahçelerin tanrısı olan Venüs ile Lucifer’in hikayesi bir ağaçta kesişiyor. Hani cennette Adem ile Havva’ya bir ağacın yemişi verilmişti ve utanma (ar) duygusunu kazanmışlardı ya. Hani o ağaç bilgelik ve aklı simgeliyordu ya. Nasıl da bir anlatı rastlantısı değil mi? Elbette rastlantı değil,  kör inançlar birbirinin yalanını doğrulayarak öylece inanmamızı sağlıyorlar (istiyorlar) o kadar .
Aydınlanma ve Şeytan
Elektrikler kesilince karanlıkta kalmayalım diye fitili yakılarak aydınlandığımız o gaz lambasının adını kim koymuş bilmiyorum ama güzel isim seçmiş. O güzel isim karanlıkla aydınlığın, bilgi ile cehaletin savaşının kısa bir özeti.
Bilgiye ulaşan akılların din ile ilişkilerinin zayıflaması,  bilgiyle donanmış akılların sorgulayıcı zihinleri her daim din düşmanı kabul edilmiş bilim şeytanlaştırılmış. Aptallık ve cahilliğin kutsandığı bir dünyada başka bir sonuç beklemek de mümkün görünmüyor.Sorgulamak,  ben niye buna secde edeyim diye sorgulayan meleğin akıbeti  ibretlik biş öykü olarak anlatılır ve bütün kötülüklerin anası sayılır. :İtaat et, sorgularsan dışlanırsın da duanın giriş kısmı tabi ki.  Bilgi de itaati azaltıyor, imanı zayıflatıyorsa akılla iman barışamıyorsa , akıl gitsin o zaman temennisi de dinlerin en büyük duası oluyor.
Bir de cennetten kovulmayı şeytan Lucifer ile şehveti körükleyen Havva’nın üstüne attığınızda kendinizi vaftiz suyunda yıkanmış  masum bir bebek kadar günahsız hissedebilirsiniz. Elbette şeytanı şeytani olan her şeye karşı çıkarak (bilim ve aydınlanma),  Havva’yı da yaptığı kusur nedeniyle erkeğin eşyası haline getirerek  o müthiş cenneti ne kadar hakettiğinizi Tanrı’ya da göstermeniz gerekiyor. O da yetmezse  insanların içindeki en ufak ışığı karanlığa boğana dek masumların kanını dökebilir canını alabilirsiniz. Ne de olsa biz hala Venüs’ü görememiş sabah yıldızından haber alamamış bir kör karanlığın hüküm sürdüğü çağda yaşıyoruz.
İnsanların şeytanlaştığı yerde iblise ihtiyaç var mı ?
Ha unutmadan yakında elektrilikler en azından benim güzel ülkem için kesilecek Lux (lüküs) lambalarınızı hazır ediniz.
15717a33a1bb64771646c2a00fc6ad9b.jpg
Adem havva ve lucifer

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kolektif Aptallık

KOLEKTİF APTALLIK YASASI 92 baharında Harvard Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Ana Bilim Dalı Başkanı kansere yakalanır ve kısa bir süre sonra ölür. Her ne kadar olayın Rus ajanlarının suikastı olduğu söylentileri ortalıkta gezse de kısa sürede olayın üstü kapatılır. Her gün onlarca mühim deneyin yapıldığı milyonlarca insanın hayatına etkileyen eğilimlerin belirlendiği merkezin en kilit adamı ölmüştür ve sorun büyüktür. Üniversite yönetimi aylarca bu pozisyon için uygun birini arar ama pozisyona uygun kimse bulunamaz. Son çare olarak ülkenin en prestijli gazetelerine psikoloji alanında doktora öğrencisi alımı yapılacağı duyurusu yapılır. Yapılan duyuru biraz enteresandır. Diğer öğrenci alımı ilanlarına benzemez. Duyuruda şart yoktur, koşul yoktur, sınav yoktur, yeterlilik yoktur. Kısacası duyuruda normal bir öğrenci alımı ilanındaki rutinlerin hiçbirinin aranmamaktadır. Yani bu şu anlama gelmektedir: ilana bir profesör de başvurabilir, bir manav

Ayine-i iskender

İskender'in Aynası                        İskender'in aynası. "Ayîne-i âlem-nümâ (Cihanı gösteren ay­na)" olarak da bilinen bu ayna hakkında çeşitli rivayetler mevcut olup bunların birçoğu efsane niteliği arz eder. İskender İskenderiye şehrini kurduğu zaman orada bulunan hekim­lerden Belinas, Hermis ve Valines bir ayna yapmışlar ve yüksek bir yere koymuşlardı. Güya bu aynada oraya gelmekte olan gemiler daha bir aylık yolda iken görülebilirmiş. Eğer gelen düşman gemisi ise bu aynadan güneş ışığı yansıtılarak daha uzaktayken yakılabilirmiş. İskender tarafından hocası Aristo'ya yaptırıldığı da rivayet edilen bu aynanın bir gece, bekçileri uyurken çalınıp denize atıldığı yine efsâneler arasındadır. Bazı kaynaklar­da bu aynanın Hind hükümdarı Kayd tarafından İskender'e hediye edilen dört kıymetli eşyadan biri olduğu söylenir. Yuvarlak (top ayna) ve düz olduğu hakkında ihtilâf bulunan bu aynanın iki tarafı da gösterirmiş. Arka yüzüne yalancılar baktığı zaman gör

Aptallık ve Termodinamik Yasaları

Aptallık ve Aptalın Termodinamik Analizi by   alisefiksedef Özet:  Bu yazıda aptallık kavramı soyutfiziksel açıdan incelenmiş olup termodinamik yasaları çerçevesinde yorumlanmıştır. Araştırmalarımız sonucunda aptalın, dünya ve evren için hayati öneme sahip olup, insanlığın gelişimi için en az akıllılar kadar (ve belki de daha fazla) gerekli olduğu bilim literatüründe ilk defa ispatlanmıştır. 1.  Giriş Aptallık hemen her gün karşımıza çıkan bir zihin durumudur. Bu zihin durumu insanlarda geçici veya kalıcı olarak bulunabildiği gibi, bazı durumlarda bulaşıcı bile olabilir. Ne yazık ki bilim dünyası, aptala hakettiği değeri vermemiş ve inceleme altına almamıştır. Termodinamik kanunları (özellikle ikinci kanun) çevremizde her gün karşılaştığımız bir çok fiziksel olayı açıklamakta ve bu fiziksel olaylara alternatif bir bakış açısı önermektedir. Bu çalışmamızda aptallık ve aptalı termodinamik açıdan inceledik, ve dünyada ilk kez aptalın evrensel boyuttaki önemini teorik olar