Şut-ul Ahmet ve Kullanışlı Aptallık
İktidarın nesne-özne ilişkisinde kendinden başka özneye müsaade etmeyeceği ve mutlak iktidarın sadece araçları bir süre kullanıp onu en yüceden en dibe attığını da akıllı olanlar görüyor. Tıpkı insanoğlunun cennetten çıkarılması (kovulması) gibi. Hikayenin sonunda insan ne deniyordu : Yaratılmışların en şereflisiydin şimdi aşağılıkların en aşağılığı olacaksın.
Eh genel anlamda iktidarın araçlarına yaklaşımı budur.
Ve kendini, mutlak değerli bir araç sayabilecek tüm kullanışlı aptalların da kendileriyle ilgili yanılgıları bunun geçici bir durum olmadığıdır.
Kullanılabilir olmanın değeri, size sahip olanın sizden daha kullanışlı olanı keşfetmesiyle son bulur.
Tam da tarihten anlı şanlı bir zafer daha parlatan ve bunu tarihin yeni ve yeniden bir kez daha yanlış yorumlanmasıyla bağdaştıranlar, hafta sona ermeden bir zafer daha kazandılar. Şut-ul Ahmet.
Yani işlevselliğini yitiren ve amacından sapan, (körelmiş bıçak sendromu)'ın tasfiyesi.
Kullanışlı aptallığın en güzel yanı da yaşadıkları ve yaşattıkları dramlara rağmen yüzlerce yıl sonra haklarında fıkra üretilmesi olacak .
Toplumlar kendi yaralarını sarar ve acılarıyla eğlenir. Buna toplumsal olgunlaşma denir. Ama kullanışlı ya da kullanışsız aptallar her daim vardır, varolacaktır.
İşte 80 lerin Davutoğlusu olan Yıldırım Akbulutla ilgili olanı.
"bir gun yildirim akbulut esegiyle giderken onlerini ayi mi kurt mu neyse iste vahsi bir hayvan kesmis.
akbulut'a: "sen burada bekle!" deyip esegi alip gitmis. (yemek icin tabi)
geri dondugunde akbulut merak edip sormus, "neden ilk esegi yedin?" diye.
vahsi hayvanimiz da durur mu yapistirmis cevabi: "ilk seni yesem esek kacardi da ondan."
akbulut'a: "sen burada bekle!" deyip esegi alip gitmis. (yemek icin tabi)
geri dondugunde akbulut merak edip sormus, "neden ilk esegi yedin?" diye.
vahsi hayvanimiz da durur mu yapistirmis cevabi: "ilk seni yesem esek kacardi da ondan."
Yorumlar
Yorum Gönder